
''Sokrates'in Gözü''
Delmore Schwartz
.
Çeviri: Mşş, Anıl Çifter
Çeviri: Mşş, Anıl Çifter
Kutsal Müziğin Yanında
Bırakın müzisyenler başlasın,
Bırakın her çalgı uyansın ve eşlik etsin bize
Aşkın razı nehrinde ve aşkın dost disiplininde:
Bekliyoruz, sessizce, sabrın kabulüyle ve
Kefaretiyle, bekliyoruz çekilen cezanın sonundaki
Özgürlüğün durgun sevincini.
Bırakın her çalgı uyansın ve eşlik etsin bize
Aşkın razı nehrinde ve aşkın dost disiplininde:
Bekliyoruz, sessizce, sabrın kabulüyle ve
Kefaretiyle, bekliyoruz çekilen cezanın sonundaki
Özgürlüğün durgun sevincini.
Şimdi şef müzisyen söyleyebilir:
“ Şehvet ve öne geçme arzusu içimizde yaşadı
Barbar krallar gibi: Fethetti bizi:
Yüreklerimizde yer edindi: Sildi süpürdü ve mahkûm etti
— Zalim açgözlülük ve ateşin hırsıyla-
Acımanın ve merhametin özü.”
“ Şehvet ve öne geçme arzusu içimizde yaşadı
Barbar krallar gibi: Fethetti bizi:
Yüreklerimizde yer edindi: Sildi süpürdü ve mahkûm etti
— Zalim açgözlülük ve ateşin hırsıyla-
Acımanın ve merhametin özü.”
Şimdi bütün müzisyenler çalabilir:
“ Sabahın nehri, nehrin sabahı
Teslimiyetin yumuşaklığının ihtişamından kabar dışarı.”
“ Sabahın nehri, nehrin sabahı
Teslimiyetin yumuşaklığının ihtişamından kabar dışarı.”
Şimdi şef müzisyen söyleyebilir:
“ Hiçbir şey yazdan daha önemli değil.”
“ Hiçbir şey yazdan daha önemli değil.”
Ve şimdi bütün koro söylemeli:
“ Nasıl sıklıkla şaşırmış kalp,
Defne ağacını gören,
Hatırlar ölüyü,
Ve büyülü mükemmeliyeti,
Karın krallığı, uykunun egemenliği.”
“ Nasıl sıklıkla şaşırmış kalp,
Defne ağacını gören,
Hatırlar ölüyü,
Ve büyülü mükemmeliyeti,
Karın krallığı, uykunun egemenliği.”
Sonra şef müzisyen bildirmeli:
“ Anka kuşu meyvenin anlamı,
Ta ki düş bilgi ve bilgi düş olana dek.”
“ Anka kuşu meyvenin anlamı,
Ta ki düş bilgi ve bilgi düş olana dek.”
Ve sonra, bir kez daha, bütün koro haykırmalı, ihtiraslı birliktelikle,
Bağırmalı ve aşkı kutlamalı ve aşkın zaferini,
Çıkıyor ve iniyorlar uzlaşmanın yüksekliklerini, tırmanıyorlar ve çığırıyorlar
Zafer kazanmışçasına:
Sabah olmadan önce, sen:
Kar parıldamadan önce,
Ve ışık şarkı söyledi ve taş,
Tahammülle, doluluğu kullandı ya da boşluğa katlandı,
Sen: Sen yalnızdın.
Bağırmalı ve aşkı kutlamalı ve aşkın zaferini,
Çıkıyor ve iniyorlar uzlaşmanın yüksekliklerini, tırmanıyorlar ve çığırıyorlar
Zafer kazanmışçasına:
Sabah olmadan önce, sen:
Kar parıldamadan önce,
Ve ışık şarkı söyledi ve taş,
Tahammülle, doluluğu kullandı ya da boşluğa katlandı,
Sen: Sen yalnızdın.
Ego Adında bir Köpek, Öpücük Gibi Kar Taneleri
Ego adında bir köpek, öpücük gibi kar taneleri
Çırpındı, koştu, benimle birlikte geldi Aralık'ta
Soğuk havayı koklayarak, yer değiştirerek ve durarak
Saat yediye doğru durduğum yerde,
Koklayarak saklı ve açık uğraşlarını,
Fırıl fırıl dönerek, aniden saldırarak ve tartarak, dikkatle
Huzurlarını arayarak, yabancı, bilinmeyen,
Benimle, yakınımda, öptü beni, yarama dokundu,
Basit yüzüm, saplantılı ve doyuma köle.
Çırpındı, koştu, benimle birlikte geldi Aralık'ta
Soğuk havayı koklayarak, yer değiştirerek ve durarak
Saat yediye doğru durduğum yerde,
Koklayarak saklı ve açık uğraşlarını,
Fırıl fırıl dönerek, aniden saldırarak ve tartarak, dikkatle
Huzurlarını arayarak, yabancı, bilinmeyen,
Benimle, yakınımda, öptü beni, yarama dokundu,
Basit yüzüm, saplantılı ve doyuma köle.
“Özgür değil, özgürlük yok, bu taşıdığın kaya,”
O çatlak ve sert sesiyle konuştu Ego,
Kar tanelerinin beni öptüğü ve dakikaları kurban ettiği sırada,
“Özgür olamayacaksın ya da yalnız,”
Böylece konuştu Ego, “Krallık benimdir,
Hanedanlığın kemiği: Özgür olamayacaksın,
Git, seç, koş, yalnız olamayacaksın.”
O çatlak ve sert sesiyle konuştu Ego,
Kar tanelerinin beni öptüğü ve dakikaları kurban ettiği sırada,
“Özgür olamayacaksın ya da yalnız,”
Böylece konuştu Ego, “Krallık benimdir,
Hanedanlığın kemiği: Özgür olamayacaksın,
Git, seç, koş, yalnız olamayacaksın.”
“Gel, gel, gel,” şakıdı dönen kar taneleri,
Atlatarak minikliklerine havlayan köpeği,
“Gel!” şakıdı kar taneleri, “Gel buraya! ve şuraya”
Ne kadar yakınında kaldırımın, eridi ve bitti,
Bir tane öptü beni, iki tane beni öptü! Birçoğu öldü!
Ego onlara havlarken, dokunuşlarını yutarken,
Koş buraya! ve öbür yana! Onlar yere doğru süzülürken,
Gece yağışın ortasına çökerken,
Ve bana hiç yardım bırakmadılar, yuvamdan uzakta,
Ve bana hiç yardım bırakmadılar, yuvamdan uzakta.
Yorgun ve Mutsuz, Düşünürsün Evleri
Atlatarak minikliklerine havlayan köpeği,
“Gel!” şakıdı kar taneleri, “Gel buraya! ve şuraya”
Ne kadar yakınında kaldırımın, eridi ve bitti,
Bir tane öptü beni, iki tane beni öptü! Birçoğu öldü!
Ego onlara havlarken, dokunuşlarını yutarken,
Koş buraya! ve öbür yana! Onlar yere doğru süzülürken,
Gece yağışın ortasına çökerken,
Ve bana hiç yardım bırakmadılar, yuvamdan uzakta,
Ve bana hiç yardım bırakmadılar, yuvamdan uzakta.
Yorgun ve Mutsuz, Düşünürsün Evleri
Yorgun ve mutsuz, düşünürsün evleri
Yumuşak halılı ve ılık bir aralık akşamı,
Kar’ın beyaz taneleri pencerenin önünden düşerken,
Ve alevlerin turuncu ışığı saçılır.
Bir genç kız şakır
Orpheus’un ölümle dileği Gluck’ın şarkısı bu;
Büyükler izler, mutlulukla onaylayarak
Kızın kendini bilen gözlerinde zamanı tekrar görebilmek için:
Hizmetkârlar kahveyi getirir, çocuklar ayrılır,
Yaşlılar ve gençler esneyerek yataklarına çekilir,
Kömürler parlar ve söner, yükselir ve kül olur,
Kendini sarsma zamanı! Ve kırma
Bu adi rüyayı ve çevir kafanı
Yeraltının beslendiği yerde, ağırlığın
Sıska binaların altında görüldüğü,
Metro kalabalığında yan yana, isimsiz
Seyircilerin içinde, iyi giyimli ya da kaba,
Çoğu etrafını sarar, kaderini çevreler,
Bir makine kadar kesin nefretin içinde sürgün!
Yumuşak halılı ve ılık bir aralık akşamı,
Kar’ın beyaz taneleri pencerenin önünden düşerken,
Ve alevlerin turuncu ışığı saçılır.
Bir genç kız şakır
Orpheus’un ölümle dileği Gluck’ın şarkısı bu;
Büyükler izler, mutlulukla onaylayarak
Kızın kendini bilen gözlerinde zamanı tekrar görebilmek için:
Hizmetkârlar kahveyi getirir, çocuklar ayrılır,
Yaşlılar ve gençler esneyerek yataklarına çekilir,
Kömürler parlar ve söner, yükselir ve kül olur,
Kendini sarsma zamanı! Ve kırma
Bu adi rüyayı ve çevir kafanı
Yeraltının beslendiği yerde, ağırlığın
Sıska binaların altında görüldüğü,
Metro kalabalığında yan yana, isimsiz
Seyircilerin içinde, iyi giyimli ya da kaba,
Çoğu etrafını sarar, kaderini çevreler,
Bir makine kadar kesin nefretin içinde sürgün!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder